Sarı Nokta Hastalığı, diğer adıyla diğer adı ile Maküla Dejenerasyonu (MD) katarakttan sonra en çok görme kaybına neden olan hastalıktır. Dünyada en az 30 milyon insanda sarı nokta hastalığı olduğu sanılmaktadır. Klasik tıbbı yöntemler ise ancak hastalık hızını yavaşlatmanın ötesine gidememektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar başta Göz sağlığını destekleyen başlıca beslenme destekleri kuş üzümü, yaban mersini, lütein, zeaksantin, omega-3 , D vitamini gibi beslenme desteklerinin maküla dejererasyonunun gidişini yavaşlattığı hatta kısmen de olsa geriye döndürdüğünü göstermektedir. Bültenimizin bu sayısında Editötümüz Prof. Dr. Ahmet Aydın beslenme ve sarı nokta hastalığı arasındaki ilişkileri irdeliyor.
Beslenme Sarı Nokta Hastalığına (Makula Dejenerasyonu ) çare olabilir mi?
Sarı Nokta Hastalığı, diğer adıyla diğer adı ile Makula Dejenerasyonu (MD) katarakttan sonra en çok görme kaybına neden olan hastalıktır. Dünyada en az 30 milyon insanda sarı nokta hastalığı olduğu sanılmaktadır.
Bildiğiniz gibi retina ışığı alıp beyine gönderen ve gözün arkasında bulunan bir tabakadır. Makula gözün arkasında retinanın merkezinde yer alan, gözün ayrıntılı ve merkezi görmeden, dolayısıyla okuma, araba kullanma, yüzleri tanıma gibi görevlerinden sorumlu bölümüdür. Maküla’nın etrafında bulunan retina bölümleri ise çevresel görmeden sorumludur. MD’da retinanın ilgili bölümü zarar görmediği için çevresel görme normaldir. Yaşla birlikte maküla dejenere olabilir, yani yozlaşabilir. MD en çok 60 yaş üzeri kişilerde görülür.
İki çeşit MD vardır; 1. Kuru MD ve 2. Yaş MD
Kuru MD yaşlılıkla ve maküla çevresindeki dokuların zayıflamasıyla ilişkilidir. Bu tür yavaş gelişir ve görme kaybı ağır değildir. Kuru MD’de makülada ‘drusen’ denilen sarı renkli birikintiler olur. Birkaç küçük drusen görmeyi fazla etkilemez. Ama Bunların sayısı ve boyutları artıkça şekiller bozulur. En ileri aşamada maküla körelir ve orta bölgede siyah (kör) noktalar oluşur. En sonunda merkezi görme tamamen kaybolur.
Yaş MD’de makülanın gerisinde bulunan koroid tabakada normalden farklı damarlanma olur (koroid neovaskülarizazyonu). Bu damarlardan retinaya sızan sıvı ve kan görmeyi bozar.
Bu durum görmenin tam ortasında geniş bir kör nokta oluşumuna yol açar. Vakaların %20sinde görülen yaş MD’da görme kaybı ağırdır. Kuru tip MD hastalarının yaklaşık %10’unda yaş tip MD gelişebilir.
MD tek gözde ya da iki gözde birden oluşabilir. Eğer bir gözünüzde MD varsa, tedbir almaz iseniz %50 oranında 5 yıl içinde diğer gözünüzde MD gelişir.
Klinik belirtiler
Kuru MD görülen başlıca belirtiler şunlardır;
- Yazıların bulanık görünmesi
- Renklerin daha az parlak görünmesi
- Puslu görme
Yaş tip YBMD’nin ilk belirtisi çarpık görmedir. Düzgün çizgileri mesela kapı ve pencere çerçevelerini düz değilmiş gibi görürsünüz. Diğer belirtiler şunlardır;
- Renkleri daha soluk görme
- Okuma sırasında yazıları bulanık görme
- Görme alanının merkezinde karanlık bölgeler ya da boş alanlar oluşur. Mesela baktığımız bir cismin bulanık bir alan veya karanlık bir leke görürsünüz.
Sarı nokta hastalığında Amslergrid testi
Bu testi uygulayarak kendinizde MD olup olmadığını anlayabilirsiniz. Uzmanlar tarafından 40 yaş üzeri herkesin bu testi uygulaması tavsiye edilmektedir (2).
Amsler grid testinin uygulama şekli
- Normalde okumak için kullandığınız gözlük ya da kontakt lens varsa takınız.
- Yukarıda görülen şemayı iyi aydınlatılmış bir odada, yüzünüzden yaklaşık 30 – 40 cm ileride sabit şekilde tutunuz.
- Bir gözünüzü elinizle kapatınız ve açık olan gözünüz ile ortadaki noktaya odaklanınız. Şemada yer alan büyük karenin her 4 köşesini de görüp görmediğinize dikkat ediniz.
- Diğer gözünüzü de aynı şekilde test ediniz.
- Çizgilerde dalgalanma, kırılma, bulanıklık görüyorsanız ya da köşeleri göremiyorsanız sizde sarı nokta hastalığı belirtileri olabilir.
Klasik tedavi
- Göz içi ilaç uygulaması: Damarlanma oluşumunu durdurmak veya engellemek amacı ile anti-VEGF antikorları göz içine enjekte edilir.
- Fotodinamik tedavi: Bu tedavi yeni damarların tıkanmasını önlemek ve retinadaki kan sızıntısının durdurmak amacı ile yapılır.
- Lazer tedavisi
Bu tedaviler hastalığın ilerlemesini biraz yavaşlatsa da körlük engellenemiyor. Beslenme destekleri ise hastalığı geriletebiliyor.
BESLENME
Görme azalması genellikle yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak kabul edilse de aslında çoğu kez modern yaşantımızın sonucunda gelişir. MD’un temel nedeninin makülada serbest radikallerin oluşturduğu yozlaşma olduğu sanılmaktadır.
Göz sağlığını destekleyen başlıca beslenme destekleri kuş üzümü, lütein, zeaksantin, omega-3 , D vitamini ve yaban mersinidir.
En önemli antioksidanların başında antosiyaninler gelir (3). Antosiyaninlerden en zengin yiyecekler kuş üzümü ve yaban mersinidir. Ama bu konuda kuş üzümü yaban mersininden çok daha fazla antosiyanin içerir. 100 gram kuş üzümünde 190-270mg antosiyanin vardır. Kuş üzümü ayrıca esansiyel yağ asitlerinden de zengindir. Bu özelliği ile MD olan iltihabı da azaltır.
Kuş üzümü yağı da tüketilebilir ama meyvenin kendisinin yenmesi daha uygun olur.
Antosiyaninlerin başlıca etkileri
– DNA hasarının engeller
– Bağışıklık sistemini güçlendirir.
– Kılcal damarların geçirgenliğini ve kırılganlığını azaltır.
– Zar yapısını güçlendirir
– Yağ oksidasyonunu azaltır.
Rusyada fareler üzerinde yapılan bir araştırmada yaban mersininin katarakt ve MD’Yi önlediği gösterilmiştir(4).
Yeşil yapraklı sebzeler
Lutein ve zeaksantin ksantofil grubundan karotenoidlerdir, sebzelere sarı kavuniçi rengi verirler. Lütein Latincede sarı demektir. Her iki besin maddesi de makülada yüksek oranlarda bulunur. Lütein daha çok makülada yoğun iken zeaksantin retinanın diğer kısımlarında daha fazla bulunur (5).
Genellikle önerilen dozlar lütein için günde 10-20 mg, zeaksantin için 2 mg’dır.
Kale (kıvırcık kara lahana) ve ıspanak her ikisi de Lutein ve zeaksantinden zengindir. Yumurta sarısı da Lutein ve zeaksantinden zengindir. Zeaksantinden en zengin bitki kırmızı biberdir (6).
Yumurta sarısı mümkün olduğunca çiğ tüketilmelidir aksi halde lütein ve zeaksantin hasara uğrayabilir. Yumurtadaki lütein ve zeaksantin miktarı düşüktür (0.25mg/1 sarı) ama bağırsaktan emilimi idealdir.
Çeşitli yiyeceklerin lütein içeriği (7)
Yiyecek | mg / 1 kase |
Kara lahana (çiğ)Kara lahana (pişmiş)
Ispanak (pişmiş) Şalgam yaprağı Ispanak (çiğ) |
26.523.7
20.4 12.2 3.7 |
Omega-3 yağ asiti- Maküler dejenerasyon
Bir omega-3 yağ asiti olan DHA konsantre olmuştur. DHA hem retinanın yapısını hem de fonksiyonlarını destekler.
Omega-3 tüketen kişilerde yaşlanmaya bağlı maküler dejenerasyon %60 oranında daha az görülmüştür. Başka bir çalışmada bu oran %30 olarak bulunmuştur (8). 2009’da yapılan başka bir araştırmada da benzer sonuçlar elde edilmiştir (9).
Düşük karbonhidratlı diyet ile birlikte omega-3, C vitamin, E vitamini, lütein, zeaksantin tüketen kişilerde MD riskinin daha düşük olduğu gösterilmiştir (10).
D vitamini
2007’de yayınlanan bir araştırmada D vitmini seviyesi ne kadar süşük ise maküler dejenerasyon riskinin de o kadar yüksek olduğunu göstermiştir(11). 2011 yapılan benzer bir çalışmada da aynı durum teyit edilmiştir (12)
Maküler dejenerasyondan korunma
– Taş devri diyeti (www.beslenmebulteni.com)
– 25 OH D vit seviyesi 40-100ng/mL olacak şekilde D vitamini takviyesi. Bu seviyeye ulaştıktan sonda günde 5000 (beş bin) ünite D vitamini alınması uygundur.
– Yeterli omega-3 takviyesi almak, diyette O0mega-6 miktarını düşürmek
– Günde 1-2 tane köy yumurtası yemek
– Ipanak, lahanagillerden zengin beslenmek
– Yeterli kırmızı biber ve/veya ısot tüketmek
– Günde en az 2 litre su içilmeli.
– Günde 3-5 dakika kültür fizik yapılmalı ve yarım saat yürünmeli.
– Derin nefes alınmalı.
– Açlık kan insülin düzeyleri 5 ünitenin altında olacak şekilde unlu-şekerli gıdaları azaltma.
– İltihabın göstergesi olan CRP 0.3mg/dL’nin altında tutulmalı.
Maküler dejenerasyonda tedavisinde beslenme
Yukarıdakilere ek olarak
– EPA+DHA toplamı 2500-3000 mg olacak şekilde balık yağı almak
– Günde 1 çorba kaşığı kuş üzümü, 1 tatlı kaşığı yaban mersini yemek
KAYNAKLAR
- http://www.webmd.com/eye-health/macular-degeneration/age-related-macular-degeneration-overview
- http://www.dunyagoz.com/tedavi-hizmetleri/retina/makula-dejenerasyonu-sari-nokta.html
- Lila MA. Anthocyanins and Human Health: An In Vitro Investigative Approach. J Biomed Biotechnol. Dec 1, 2004; 2004(5): 306–313.
- Fursova AZh, Gesarevich OG, Gonchar AM, Trofimova NA, Kolosova NG.Dietary supplementation with bilberry extract prevents macular degeneration and cataracts in senesce-accelerated OXYS rats. Adv Gerontol. 2005;16:76-9.
- http://www.aoa.org/patients-and-public/caring-for-your-vision/lutein
- Sommerburg O, Keunen J, Bird A, van Kuijk FJGM. Fruits and vegetables that are sources for lutein and zeaxanthin: the macular pigment in human eyes. Br J Ophthalmol. Aug 1998; 82(8): 907–910.
- U.S. Department of Agriculture, Agricultural Research Service, USDA Nutrient Data Laboratory. 2005. USDA National Nutrient Database for Standard
- Swenor BK, Bressler S, Caulfield L, West SK. The impact of fish and shellfish consumption on age-related macular degeneration. Ophthalmology. 2010 Dec;117(12):2395-401.
- Sangiovanni JP, Agrón E, Meleth AD, Reed GF, Sperduto RD, Clemons TE, Chew EY; Age-Related Eye Disease Study Research Group. {omega}-3 Long-chain polyunsaturated fatty acid intake and 12-y incidence of neovascular age-related macular degeneration and central geographic atrophy: AREDS report 30, a prospective cohort study from the Age-Related Eye Disease Study. Am J Clin Nutr. 2009 Dec;90(6):1601-7.
- Chiu CJ, Milton RC, Klein R, Gensler G, Taylor A. Dietary compound score and risk of age-related macular degeneration in the age-related eye disease study. Ophthalmology. 2009 May;116(5):939-46.
- Parekh N, Chappell RJ, Millen AE, Albert DM, Mares JA. Association between vitamin D and age-related macular degeneration in the Third National Health and Nutrition Examination Survey, 1988 through 1994. Arch Ophthalmol. 2007 May;125(5):661-9.
- Millen AE, Voland R, Sondel SA, Parekh N, Horst RL, Wallace RB, Hageman GS, Chappell R, Blodi BA, Klein ML, Gehrs KM, Sarto GE, Mares JA; CAREDS Study Group. Vitamin D status and early age-related macular degeneration in postmenopausal women.