Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma kırmızı et tüketenlerde erken ölüm riskinin yüzde 13, salam sosis gibi işlenmiş kırmız et tüketenlerde ise erken ölüm riskinin yüzde 20 daha fazla olduğunu ortaya koydu. ABD’deki bu araştırma herkesi çok korkuttu. “Her gün mutlaka kırmızı et ye” diyen Prof. Dr. Canan Buse Özel (hurriyet.com.tr) ile yaptığı söyleşide bu konu ile ilgili olarak için şu açıklamaları yaptı. Devamı….
Siz Amerikalılara bakmayın kırmızı et tüketmeye devam edin ölmezsiniz.
“Öncelikle Harvard Üniversitesi’nde araştırmayı yapan ekipte bulunan iki isim çok önemli kanımca; Prof. Dr. Walter Willett ve ‘Önleyici Tıp Araştırma Enstitüsü’ kurucusu Dr. Dean Ornish. İkisi de katı bir vejetaryan ve hayatları boyu kırmızı ete karşı olan ve ağızlarına koymayan bilim adamları. Bu konu, araştırma ve sonuçlarını değerlendirirken göz önünde bulundurmamız gereken önemli bir nokta bence. Tabii durum böyle olunca senelerce süren ve geriye dönük yapılan iki *epidemiyolojik taramanın sonuçlarının tarafsız olduğuna inanmakta güçlük çekiyorum doğrusu.”
“ŞİŞMAN SİGARA İÇEN ŞEKER HASTASI BİR İNSAN GRUBU”
Kırmızı etler konusu zaman zaman gündeme getirilen bir konu. Karatay Diyeti ve Karatay Diyeti’yle Yaşam Boyu Sağlık kitaplarında kırmızı ete de geniş bir yer veren Prof. Dr. Canan Karatay, araştırmaları değerlendirirken, ABD‘de tüketilen kırmızı etlerin ve Amerikan yaşam biçiminin de değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor.
“Bu araştırmada işlenmiş ve işlenmemiş kırmızı etler sorgulanmış. İşlenmiş kırmızı etler arasında salam, sosis, domuz pastırması (bacon) gibi et grubu var. İşlenmemiş kırmızı etlerin içinde de büyük Amerikan hamburgeri bulunmaktadır. Hamburgerin işlenmemiş olması mümkün değildir bence. Ayrıca iri Amerikan sığır ve domuz etlerini yiyen, şişman, sigara içen, şeker hastası, tansiyon yüksekliği olan, fizik aktivitesi çok az olan ve aşırı alkol kullanan, bir insan grubu senelerce incelenmiştir.
Bu gruba 4 senede bir, anket soruları yöneltilerek bir epidemiyolojik tarama yürütülmüştür. Anket çalışmasının sonuçlarını ise neden ve sonuç olarak göstermek bilimsel açıdan doğru değildir. Örneğin gerek bu çalışmada gerek daha önce kırmızı etleri zararlı olarak gösteren birçok çalışmada, kırmızı av etinden- ki Amerika’da geyik eti çok fazla tüketilmektir- bahsedilmemektedir.
BİZİM SOFRALARIMIZDA DOĞAL BESLENEN HAYVANLAR VAR
Dünyada yapılan bütün çalışmalar, doğal beslenen, gün ışığında serbestçe otlayan, suni yemle beslenmeyen her türlü hayvan etinin sağlıklı olduğunu gösteriyor. Prof. Dr. Canan Karatay bu konuda; “İşte araştırma sonuçlarını değerlendirirken dikkat edilmesi gereken ince ayrıntı budur! Çünkü bizim ülkemizdeki sofralarda geleneksel olarak, sağlıklı kırmızı et olarak gösterilen keçi, kuzu, doğal beslenen dana ve koyunların etleri tüketilmektedir.” diyor.
Ayrıca hayvanlarımızın kanı akıtılarak kesilmesi, etlerimizin yemeğe hazırlanması ve pişirme yöntemlerimiz onlardan tamamen başkadır. Türk mutfak kültüründe yahni, etli sebze veya bakliyat yemekleri, fırında pişirme, buğulama, haşlama gibi sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmaktadır.
“SALAM SUCUK HER YERDE ZARARLI”
Tabii fast-food olarak tüketilen hamburger etleri ya da fabrikasyon salam, sucuk ve sosis gibi etler dünyanın her yerinde olduğu gibi Türkiye’de de işlenmiş ve kimyasal katkı maddeleri ile tatlandırılmış olduğu için sağlıksız et sınıfındadır. Ayrıca yağda veya yağsız tavada kızartma, etleri mangalda yakma, una veya sosa bulayarak pişirmek de sağlıksız yöntemler. Prof. Dr. Karatay işte bu sebeplerle tüm kırmızı etlerin aynı kefeye konmaması gerektiğini söylüyor.
İŞLENMİŞ KIRMIZI ETLER NEDEN KANSERE SEBEP OLUYOR?
– Amerika’daki sığır ve domuzların beslenmeleri, kesilmeleri (kan akıtılmaz), etlerinin saklanıp pişirilme ve de tüketilme yöntemleri de tamamen bizim yöntemlerimizden farklıdır.
– Hayvanlar stilbestrol hormonu ile yağlandırılıp, geliştirilmişlerdir.
– Suni yemler ile beslenmişlerdir.
– Kanları akıtılmadan değişik bir yöntemle öldürülürler.
– Asıl kanser nedeni, yaşlı, iri sığır, öküz ve domuzların etleri içinde oluşmuş olan stearik asit ve trans yağlardır.
– Mangalda ya da sıvı yağda kızartma sırasında yüksek ısı nedeni ile stearik asitten fazla miktarda trans yağ oluşur ve trans yağlar kırmızı eti zararlı hale sokan temel etkendir.
– Ayrıca pişirme usulleri de farklı olarak etleri iki, üç parmak kalınlığında kesilip, yarım kilo olarak mangalda ya da sıvı yağda kızartılarak yemeğe hazırlanırlar.
Şnitzel haline sokmak, una veya sosa bulayıp kızartmak, lüzumsuz katkı maddeleri kullanmak da kanserojen hale getirmektedir!
PİŞİRME SIRASINDA KİMYASALLAR ORTAYA ÇIKIYOR
Salam, sosis, hamburger, sucuk gibi fabrikada üretilmiş hazır etlerin içinde koruyucu olarak eklenen nitritler, nitratlar ve nitrosaminler pişirilme sırasında kanser yapan toksik kimyasal maddelere dönüşmektedir. Bu kimyasal maddeler kanser ve birçok hastalıkla beraber erken ölümlerin nedenidir.
KIRMIZI ET PROTEİNLERİNİN FAYDALARI NELERDİR?
– Proteinler insülin hormonunun son derece yavaş ve az salgılanmasına neden olurlar. Glisemik indeksi sıfır olan kırmızı et, uzun süre tok tutar, açlık hissi, sık sık yeme hissi oluşmaz. Acıktırmaz.
– Kırmızı et proteinleri kilo vermeyi başlatır, zayıf ve dinç kalmayı sağlar.
– Kasların gelişmesini, yıkılan dokuların yeniden yapımını ve onarımını sağlar.
– Kemik ve sinir dokularının yapımını gelişmesini sağlar.
– Antikor yapımını artırarak bağışıklık sisteminin güçlendirirler.
– Glukagon hormonunun yapımını artıran proteinler, karaciğer yağlarının yakılarak enerji için kullanılmasını sağlar.
– Suni yemlerle yağlandırılmamış olan hayvanların kırmızı etleri, doğru pişirildiği zaman karaciğer yağlanmasını önler ve sonuç olarak kan yağları da normalleşir.
*Epidemiyolojik: toplumda sağlıkla ilgili hastalık, kaza gibi durumların dağılımını ve nedenlerini inceleyen bilim dalı.
bozel@hurriyet.com.tr, 17 Mart 2012